Gözlerimi kapatsam bile, büyüdüğüm küçük kasabanın kütüphanesini hatırlayabiliyorum. O sessiz koridorlarda yürüyüp, raflardaki kitapların tozlu sırtlarına dokunmak…
Öyle büyük ve süslü bir kütüphane değildi ama kendimi kaybedebileceğim küçük köşeleri vardı. O köşelerde saatlerce kalır, hangi kitaba dalmışsam tamamen ona kapılırdım. Kütüphane benim için keşif yeri, dünyaya açılan bir kapıydı.
Ailem pek seyahat etmezdi ve çok paramız da yoktu. Ama kütüphane? Orası benim her şeyim olmuştu. Zaman yolculuğundan felsefeye, şiirden rüyalara kadar her şeyi araştırdım.
Merakımın sınırı yoktu ve kütüphane bu merakımı doyurmak için bana sonsuz bir alan sundu.
Gerçekten, “Bilgi güçtür” sözü her adım attığımda içimde bir elektrik gibi hissediliyor. Orada keşfedecek ne çok şey var!
Bugün hâlâ kütüphanelerin son özgür kamusal alanlardan biri olduğunu düşünüyorum. Kütüphaneler bizim için kutsal birer mekan.
Bilgiye erişim, paylaşılmalı ve herkesin hakkı olmalı. Aynı şekilde, WordPress de internet dünyasında bir tür dijital kütüphane gibi. Bir fikri olan herkesin o fikri paylaşabilmesini sağlıyor.
İster iş kurmak ister bir topluluk oluşturmak olsun, WordPress insanlara sınırsız bir özgürlük alanı sunuyor.
Şaşırtıcı ama WordPress, dünya üzerindeki tüm web sitelerinin %43‘ünü destekliyor. Bu başarının arkasında ise birçok insanın emeği var.
Herkesin kullanabileceği ve geliştirebileceği bir platform olmasını sağlamak için uğraşan insanlar, büyük bir iş başarıyorlar.
WordPress’in açık kaynak olması ve herkesin kendi ihtiyacına göre şekillendirebilmesi bu başarıyı getirdi. Matt Mullenweg’in liderliğinde gelişen bu yapı, GPL lisansı sayesinde bugüne kadar ayakta kalabildi.
Ama işler her zaman sorunsuz gitmiyor. Son dönemde WordPress’in kurucusu Matt, bir dava ile karşı karşıya.
WP Engine adlı bir barındırma şirketi, ticari marka ihlali ve açık kaynak projeye katkıda bulunmama gerekçesiyle Matt ve Automattic’e dava açtı.
Açıkçası, bu durumu yürek parçalayıcı buluyorum. Keşke bu tür sorunlar profesyonel bir arabulucuyla çözülebilseydi.
Matt’in liderliği eleştiriliyor olabilir ama ben, bu projeyi ileriye götürmek için en iyi kişinin hâlâ o olduğuna inanıyorum.
WordPress, Matt’in hayatının eseri. 21 yıldır büyük bir başarıyla bu projeyi yürüttü ve bundan sonra da aynı istikrarı sağlayacak bir lider olduğunu düşünüyorum.
Açık kaynak projelerinde bu tür sürtüşmeler kaçınılmaz olabilir. Ama önemli olan, bu süreçten olumlu bir şeyler çıkarabilmek.
Ne yazık ki hukuki süreçler, projeye harcanacak kaynağı boşa götürebiliyor.
Yine de Matt’in liderliğinde WordPress’in daha da iyi yerlere geleceğine inanıyorum.